Siyasal

Sefalet eken öfke biçer! ÖFKEYİ EYLEME DÖNÜŞTÜRELİM!

Doğanın ve toplumun canlandığı bahar aylarına girmiş bulunuyoruz. Mart ayı ile birlikte doğadaki canlanış, onun bir parçası olan insanı da etkilemiş, uyandıran, harekete geçiren bir rol oynamıştır. Bir direniş efsanesi Newroz’un bu ayda gerçekleşmesi tesadüf değildir. Toplumsal olaylar açısından da böyledir. Paris Komünü’nden 8 Mart’a, tarihe damga vurmuş birçok direniş yaşanmıştır. Bizde de Gazi’den Kızıldere’ye direnişle anılır Mart ayı… * …

Devamını oku

Çözüm sandıkta değil; MÜCADELE GÜCÜMÜZDE!

Seçimlere sayılı günler kaldı. Ancak ne adaylarda ne de kitlelerde bir heyecan var. Düzen partilerinin zorlanarak yaptıkları seçim kampanyaları da halka bir umut vermiyor. Nasıl versin ki? 16 yıldır tek başına hükümet olan ve birçok belediyeyi elinde bulunduran AKP, “seçim manifestosu”nda bugüne kadar yaptıkları her şeyin tersini vaat etti. “İhalelerin şeffaf yapılması”ndan “yatay yapılaşma”ya, “yeşil kent”e kadar bir “yalanlar manzumesi” …

Devamını oku

İran’dan Keşmir’e; ABD’nin yeni savaş planları

Suriye savaşında istediği başarıyı sağlayamayan ABD emperyalizmi, bir taraftan göstermelik “geri çekilme” açıklamalarını sürdürürken, diğer taraftan savaşı yeni mevzilere, yeni cephelere taşımaya çalışıyor. Son aylarda bu çabaları hız kazandı. Geçtiğimiz Kasım ayında, Ukrayna ile Rusya arasında Kerç Boğazı krizi patlak vermişti. 25 Kasım günü, Karadeniz ile Azak Denizi’ni birbirine bağlayan Kerç Boğazı’ndan geçmeye çalışan üç Ukrayna gemisi, Rus donanmasının müdahalesi …

Devamını oku

Devrimci-demokrat adaylar üzerine…

pdd-arka-logo-1

Son yıllarda tasfiyecilik ve reformizmin etkisiyle parlamentarist eğilimler güç kazanmış ve her ne olursa olsun seçimlere katılmak, bir partiyi veya adayı desteklemek zorunluymuş gibi ele alınmıştır. Seçim çalışması, bir parti ya da adayın desteklenmesine indirgenmiş, bunun dışındaki tutumlar “apolitik”likle damgalanmıştır. Yani politika yapmak, düzen sınırları içindeki mücadeleyle (onun da en dar hali seçimlerle) özdeşleşmiş ve adeta oraya hapsolunmuştur. Her şeyin …

Devamını oku

Gezi direnişi yargılanamaz

taksim 31 mayis

Gezi Direnişi için mütalaasını veren savcı, aralarında Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora, Can Dündar ve TMMOB yöneticilerinin de bulunduğu 16 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Gezi Parkı Direnişi, artan siyasi ve ekonomik baskılar karşısında, kitlelerin patlayan öfkesidir. Tüm ülkede milyonlarca insanın katıldığı bu ayaklanma, Türkiye tarihinin en önemli, en kitlesel halk hareketidir. Bu harekete katılmak doğrudur, meşrudur. Bugün …

Devamını oku

Krizin en vahim hali GIDA KRİZİ

pdd-arka-logo-1

Tarımdaki kriz, ekonomik krizin en vahşi, en katmerli, kitleler için en acı yüzünü oluşturur. Sanayideki kriz, bir yıkım anlamına gelirken, bu durum tarım krizi ile birleştiğinde, yaşam koşulları çok daha korkunç bir düzeye düşer, vahşi bir açlık ortaya çıkar. Ve bu krizi atlatmak daha zor, bedeli çok daha ağır olur. Zaten tarım krizini atlatmak, genel ekonomik krizi atlatmaktan çok daha …

Devamını oku

Endüstriyel tarım, küçük üreticinin ölümüdür

“Yeşil Devrim”in dünyaya ihraç edilmeye, yarı-sömürge ülkelere dayatılmaya başlandığı dönemde, 1974 yılında Roma’da düzenlenen Dünya Gıda Konferansı’da konuşan ABD Tarım Bakanı Earl Butz şunları söylüyordu: “Gıda, pazarlık sandıklarındaki en önemli araçlardan biridir. İnsanların size güvenip dayanmalarının, size bağımlı olmalarının ve bu şekilde sizinle işbirliği yapmalarının yolunu arıyorsanız, onları gıdaya bağımlı hale getirmek bana kalırsa mükemmel bir yöntem.” ABD Dışişleri Bakanı …

Devamını oku

Sınıf mücadelesinde KADININ GÜCÜ

Asırlara yaslanmış bir baskı, asırlardan gelen bir ezilme ve sömürülme ile en ağır, aşağılayıcı, hiçleştirici tavırlar, sözler layık görülmüş kadına. Koca, baba ya da abi; her zaman bir erkeğin denetiminde ve emrinde yaşamış. Kocasına “bey”, “efendi” demek zorunda kalmış; adı “kaşık düşmanı”, “eksik etek”, “saçı uzun, aklı kısa” olmuş. “Sırtından sopayı, karnından sıpayı…” denmiş… Tarlada, fabrikada en ağır koşullarda çalışmış, …

Devamını oku

“Kadınlar politikaya çekilmeksizin yığınlar politikaya katılamaz”

Bolşevizmde ve Rus Ekim Devrimi’nde başta gelen, temel olan şey, tam da kapitalizm koşullarında en çok ezilmiş olanların politikaya katılmalarıdır. Onlar, monarşi koşullarında da, burjuva demokratik cumhuriyetlerde de kapitalistlerce aşağılandılar, aldatıldılar ve soyuldular. Toprakta, fabrikada ve işletmede özel mülkiyet ayakta kaldığı sürece, halk emeğinin kapitalistlerce bu ezilmesi, bu aldatılması, bu soyulması kaçınılmazdı. Bolşevizmin özü, sovyet iktidarının özü, burjuva demokrasisinin yalanlarını …

Devamını oku

KOMÜN’DE KADINLAR

Paris Komünü’nde kadınların ayrı bir yeri vardır. Şehrin savunmasında önemli noktaları ateşe vermek için ellerinde gaz bidonlarıyla dolaşan “petrolcü kadınlar” direnişin sembolüydüler. Kadınlar barikatta son nefer, idam mangasına gülerek giden savaşçılar oldular. Komün’ün onlara verdiği özgürlük için ölümü seve seve kucakladılar. Ve bir Prusyalı gazeteciye, “iyi ki bütün savaşçılar kadınlardan oluşmuyordu” dedirttiler. Sadece savaşçı değil, aynı zamanda komutandılar. Hem savaşı …

Devamını oku